Sabahın erken saatleriydi ve Fleur elindeki
mektupla baykuşhaneye giden merdivenleri çıkıyordu.
Yine de sanki bir suç işliyormuş gibi
ikidebir etrafına bakınıyordu.Oysa suçlu bir şey yaptığı yoktu.Sadece
sabahın altısında yatağında kalkmış,mektup göndermek üzere baykuşhaneye
gidiyordu.
Normalde
iki ay önce olsa baykuşuyla ortak salondan da yollayabilirdi bu
postayı...Ama baykuşu ölmüştü Fleur'un.Çok uzun zaman olmamıştı ama
baykuşundan sonra aldığı kedisi Tonton ona her şeyi
unutturmuştu.Baykuşunu,onunla geçirdiği mutlu,kötü anları,öldüğü
zamanı...
Fleur baykuşhanenin kapısına geldiğinde okul baykuşlarıyla dolu bir yerde
buldu kendini.Zaten başka ne olabilirdi ki...Etrafına tedirgin bir
şekilde bakarak(hala birinin ortaya çıkıp ona bu saatte ne aradığını
sormasını bekliyordu) mektubu hangi baykuşla götüreceğine karar vermeye
çalıştı.
Mektubunu
yollamak üzere kullanacağı kuş güçlü olmalıydı,yakalanmicak kadar hızlı
ve çevik olmalıydı.Ama aynı zamanda dikkat çekmemeliydi.
Çünkü mektubunu Zümrüdüanka Yoldaşlığına
gidicekti.Önceki gün Fleur teyzesinin yanına gitmiş.Ama uçuş profesörü
olan teyzesinin okulda olmadığını keşfetmişti.Ardından ortak salona
gitmiş.James,Sarah ve Rosa ile bu konuyu tartıştıktan sonra onun bir olay
yüzünden karargaha gitmiş olabileceğine karar vermişti.
İşte bu yüzden bu mektubu
göndermeliydi.Bu mektubun içinde yazan önemli şeylerdi.Bu yüzden
baykuşların arasında dolaşarak mektubunu sağlam ve güvenilir bir şekilde
götürecek bir baykuş aramaya devam etti.
Kate
hala bir baykuş arıyordu.Sonunda dikkatli bakmadığını düşünüp arkasını
döndüğünde Hogwarst müdürü,ksks profesörü ve teyzesinin çıktığı kişi
olan Profesör Blue'u gördü.
"Prof. Blue siz...günaydın"
"Günaydın Fleur. Sabah bu
saatte seni buraya getiren
nedir?"
Gözü istemeden de olsa refleks olarak mektubuna kaydı.Kendini ele
verdiğini hissediyordu ama o anda aklına başka bir düşünce
geldi.Profesör Blue Zümrüdüanka Yoldaşlığının lideriydi ve ona
sorabilirdi.
Hala ona sabırla ve merakla bakmakta olan Profesör Blue'a dönüp
"Profesör, acaba
Profesör Montez'in neden acilen okuldan ayrıldığını biliyor musunuz?"
Bunun üstüne Fleur profesörün duraksadığını
gördü.Neler olduğunu bilmeyi o kadar isterdi ki.Yine de içten içe
başkasına(özellikle Profesör Severus çünkü onu koricak teyzesi yoktu)
yakalanmadığı için seviniyordu..
O bunları düşünürken Profesör Blue'nun cevap vermek üzere olduğunu gördü.
"Bilemiyorum
Kate. Belki de masamın üstünde okunması gereken notlarımın arasında
bununla ilgili bir not olabilir."
Fleur'e bakıp gülümsedi. Sanırım bu sabaha bir
öğrenciyi uğraştırarak girmek istemiyordu.Bunun için rahat bir nefes aldı.
"Bana hala seni bu saatte buraya getiren şeyi
açıklamadın?"
Fleur işte o andan sonra panik olmamak için kendini zor tuttu.Her ne kadar başkasına yakalanmadığı için sevinse de bu mektubu ailesinden başka kimsenin görmesini istemiyordu.Profesöre en masum halini takınarak elindeki mektubu kaldırdı ve "Sadece mektubumu
göndermek için baykuş arıyordum profesör." dedi ve gülümsedi.
Ama profesörün yüz ifadesinden ona inanmadığı çok belli oluyordu.Yine de birsüre sonra ona gülümsedi ve " Özel mektubunu
tabiki de karıştırmayacağım. Hatta sana ufak bir kıyak bile
geçebilirim."
Islık çalıp parmağımı iki kez şıklattı.
Kartalı 'Black' omzuna geldi. Çok ihtişamlı bir görünüşü vardı. Bir
baykuş olmadığı için posta taşırken dikkat çekmezdi. Özel olarak
eğitilmişti. Fleur 'Black' karşısında şaşkına düşmüştü.
"Bayan Lefepre'ye yardım etmek ister misin? Evet evet Fleur bu kartalım Black eğitimlidir. Posta işlerimde kullanırım. Ama bu
seferlik sana yardım etmesinde bence bir sorun olmaz."
Fleur cezanlandırılmayacağını hatta profesörün onun
mektubuna bakmiyacağını öğrendiği andaki rahatlığı yerini büyük bir
şaşkınlığa bırakmıştı.
Profesörün omzundaki kartal o kadar
soylu duruyordu ki Fleur neredeyse onun bir hayvan olmadığını
düşünücekti.
Sonra şaşkınlığını atıp "Çok..Çok
teşekkür ederim Profesör." dedi ve yürüyerek
kartalın ayağına mektubunu bağladı ve ona yaklaşarak "Bu mektubu Alexandra Montez'e götür ve çok dikkatli
ol." dedi.Ve geri çekildi.
Kartal tamam
dercesine öttükten sonra profesörün omzundan havalandı ve uçup Londra'ya
doğru yol almaya başladı